29 Mayıs 2018 Salı

Makale



Frankestein ya da Modern Prometheus ve Yapay zeka
  
  İngiliz yazar Mary Shelley tarafından yazılan “Frankestein ya da Modern Prometheus” kitabı ilk olarak 1 Ocak 1818 tarihinde yayımlanmıştır. Romanda bir bilim insanı olan Viktor Frankestein’ın bulduğu vücut parçalarını birleştirerek, yarattığı ve canlandırdığı canavarın canlanmasından sonra yaşanan olayları ve Viktor’un pişmanlığını ele alır. Öykünün tezi “İnsanın bilimsel merakı sebebiyle yaptığı kontrolsüz çalışmalar insan ırkının boyunu aşabilir ve çok büyük bir tehdit oluşturabilir.”dir. Yan düşünce olarak da insanın önyargıları onu yanlış yönlendirirdir. Romanda bilim, korku, merak, arayış ve varoluşu sorgulama gibi temalar görülmektedir.

  Günümüzde çok tartı          

24 Mayıs 2018 Perşembe

Biyografi

Ataberk Çaşur 4 haziran 1999 tarihinde İstanbul'da doğdu. 4 yaşında kreşe başladı. 6 yaşında anasınıfını bitirdikten sonra Anafartalar İlköğretim Okuluna başladı. Burada hem ilköğretimini hem de ortaöğretimini tamamladı. Son seviye belirleme sınavına giren düzeyde bulunan Ataberk, Üsküdar Amerikan Koleji'ni kazandı. 10. sınıfta İnteract kulübüne üye oldu. Ayrıca 10,11 ve 12. sınıflarda Avrupa Gençlik Parlementosu konferanslarına katıldı. 11. sınıfta AP dersleri almaya başladı ve SAT, ACT gibi yurt dışı sınavlarına girdi. ACT'den 33 aldı ve NYU Stern üniversitesini erken karardan kazandı. Şu an ispanyolcasını geliştirmek için İspanya'nın Barcelona şehrinde kalıyor.

23 Mayıs 2018 Çarşamba

otobiyografi

Ben 10 Mayıs 2002'de İstanbul, Beşiktaş'da doğdum. yaklaşık 14 yıl boyunca Zekeriyaköy, Sarıyer'de yaşadım. 4 yaşında kreşe başladım, 6 yaşında da ana sınıfını bitirdim. İlkokulda Anafartalar İlköğretim okulunda okudum. Orta okulumun 3 senesini FMV Işık Ayazağa Ortaokulu'nda, son senesini de Cumhuriyet Kolejinde okudum. Sev Amerikan lisesini kazandım ve şu an 2. senemde hazırlık okuduktan sonra 9. sınıf okumaktayım.

21 Mayıs 2018 Pazartesi

Mektup


10.05.2018
Sevgili 20 yıl sonraki Tolga,

Oradaki hayat nasıl? İnsanlar, toplumlar, ülkeler, ülke yöneticileri... Değişiklik var mı şu anki Dünya'ya kıyasla? Ülkeler hala para uğruna savaşıyorlar mı, yoksa su için savaşmaya başladılar mı? Sosyal hayat nasıl oldu?

Peki senin hayatın nasıl? İstediğin işe başlayabildin mi? Hayatına anlam katacak bir amaç, bir hedef bulabildin mi?

Cevaplarını bekliyorum.

Sevgilerle,

Tolga Çaşur.

19 Mayıs 2018 Cumartesi

aşıklar atışması

aşıkların atışması kars ile ilgili görsel sonucuAşıklar atışması, iki aşığın bir melodi eşliğinde birbirleriyle laf yarışına girmesi şeklinde açıklanabilir. "Halk ozanı veya âşık, Anadolu'da toplumun öncüsü olmuş bir gelenek, halka mal olmuş bir kültürdür. Yaşamını halkla birlikte idame ettiren ozan, sazıyla sözüyle halkın sesidir.
Toplumdaki olumlu ya da olumsuz gelişmeler, ozanın sazına, sözüne ve sesine konu olur. Ozanlar toplumun sorunlarını dile getirmek, olup biteni daha erken görmek ve gelecek nesillere mesaj vermek özellikleriyle de tanınmıştır. Böylece halka mal olmuşlardır. Ozanlık geleneğinde doğa sevgisi vardır, halk sevgisi vardır, vatan sevgisi vardır, hak sevgisi vardır. Halkın bağrından kopar ve temsil ettiği toplumun sorunlarını, mesajlarını sazıyla anlatır. Yaşadıkları dönemlerde her halk ozanının farklı bir yeri vardır. Ama tüm halk ozanlarımızın buluştuğu yer, halkın gönlüdür."

Gerçekten farklı bir kültürdü benim için. İlk defa bir aşıklar atışması dinlemiştim. Benim için çok güzel bir deneyimdi. O yörenin özelliklerini tanımama da yardımcı oldu. Karsa giden birinin kesinlikle bir aşık atışmasını dinlemesini tavsiye ediyorum.

Kars çıldır gölü festivali

çıldır gölü festivali ile ilgili görsel sonucu Çıldır Gölü, Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde kalan göl, 123 km² alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci göldür. Deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikte bulunan gölün en derin noktası 42 metredir. Her sene 50 santimetre buz üzerinde düzenlenen festivalde atlı kızak, rahvan at yarışları, Gökbörü, atlı okçuluk yarışı, cirit, buz pateni, kayak yarışları ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. 

Bir çok kişinin katıldığı bu festival gerçekten de çok ilgi görmüştü. Farklı farklı aktiviteler, değişik etkinliklerle insanların zevkli zaman geçirmesine olanak sağlıyordu. 10 üzerinden puan verecek olursam bu festival bana göre 8 puanı hakedecek bir organizasyondu. 

Akmar pasajı

akmar pasajı sahaf ile ilgili görsel sonucuKadıköy'ün göbeğinde bulunan Akmar Pasajı, içide bir sürü kitabevi ve sahafı bulundurmaktadır. Eski ve yeni kitap ve plaklar, ders kitapları denince ilk akla gelen yerdir.

Akmar Pasajında ilk kez gidişim değildi. Burası maalesef eski özelliğini kaybetmiş sahafa değil de ders kitabı almaya gelir olmuş insanlar. Ben de ders kitaplarımı buradan alıyorum, ancak insanlar oradaki sahaflara çok az gidiyorlar. İçeri girdiğiniz zaman da safahların önünün boş olduğunu görebiliyorsunuz. Bu çok üzücü bir şey.

Beyazıt Devlet Kütüphanesi

beyazıt devlet kütüphanesi ile ilgili görsel sonucuBeyazıt Devlet Kütüphanesi, (eski adı:Kütüphane-i Umumi Osmani), Bayezid Camii ve tarihî Sahaflar Çarşısı arasında, Beyazıt Meydanı'na bakan iki tarihi binada 1884 yılından beri araştırmacılara hizmet veren kütüphanedir.
Türkiye'de devlet eliyle kurulan ve oluşum şartları bütün ayrıntılarıyla bilinen ilk kütüphanedir. Bir derleme kütüphanesi olan kütüphane, yaklaşık yarısı kitap olmak üzere toplam bir milyona yakın dokümanı barındırır. Kitapların 11.120 adedi yazma eserdir. 2003 yılında Hakkı Tarık Us Koleksiyonu'nun kütüphaneye devredilmesinden sonra gazete-dergi bölümü Türkiye’nin en önemli arşivi haline gelmiştir.

Buraya babamla gece 1 gibi gelmiştik ve o saatte gitmemize rağmen hala orada olan insanlar vardı. Bu kütüphanenin farklı özelliklerinden biri olan 24 saat erişilebilir olması çok hoşuma gitti. Mimarisi olsun, iç tasarımı olsun gerçekten çok güzeldi. 10 üzerinden 10 puanı hakedecek bir kütüphaneydi bana göre. 

Komotini - gümülcine


komotini ile ilgili görsel sonucuKomotini, Türkçe adıyla Gümülcine, Yunanistan'ın trakya bölgesinde yer almaktadır. çok yüksek miktarda Türk nüdusu barındaıran bu kentte 32 mahalle bulunmaktadır. Kasaba nüfusu 11500 olan, 149 köy ile birlikte 49050 kişilik nüfusa sahip olan bu yer 1361 yılında Osmanlı topraklarına katılmış, 1913 yılında Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan'a bırakılmış, 1920 yılında imzalanan San Remo Antlaşması sonucunda ise tüm Batı Trakya ile birlikte Yunanistan'a dahil edilmiştir.
Küçük sokakları, mağazaları, büfeleri ve kafeleri, nezih ve sakin bir ortamda huzurlu bir şekilde dolaşmamızı sağlıyordu. Sokakta gördüğümüz çoğu insanın Türk olması beni hayli şaşırttı. Burada Türklerin yaşadığını bilmeme rağmen bu kadar fazla olcaklarını zannetmiyordum. Gerçekten çok hoşuma gitti. 

2 Mayıs 2018 Çarşamba

Günlük


28 Nisan 2018

Soma gezisinin en hareketli günüydü. Sabah kahvaltıdan sonra, Naciye Everen İlkokulu’na gittik. Normalde herkes belli istasyonlara gidiyordu, ama ben hepsine katılmayı tercih ettim. İleriki vakitlerde fotoğraf da çektim. Ege’nin kamerasını ısrar ede ede sonunda alabildim ve baya bir süre kullanma şansı yakaladım. Çektiğim fotoğrafların sayısına biraz laf etse de çok güzel fotoğraflar vardı. Fotoğrafçılığı çok fazla sevdiğimi bugün tekrar fark ettim. Aktiviteler bittiği zaman çocuklar bizim yine gelmemizi istediler. Bazıları beni İnstagram’dan takip isteği yolladı hatta telefon numaramı bile aldı. Onlarla sohbet etmek, ilgilenmek beni çok mutlu etti ve onların yüzü gülünce benim de yüzüm gülüyordu. Okulun orada gözleme yedikten sonra Yırca Hanımeli isminde bir köye gittik. Orada geçen seneki kadar kalmasak da yaklaşık 30 dakika falan kaldıktan sonra oradan maden ocağına gittik. Maden ocağında önce konferans odasına gittik, biraz o ocak hakkındaki sunumu izledikten sonra vardiya değişimini görmek için aşağı indik. Madenciler, monoray sistemli teleferik benzeri taşıma istasyonlarıyla aşağı iniyorlardı. Onları izledikten sonra, tekrar konferans salonuna gittik. Sunumu 3 kişi anlatıyordu. İkisi uzun süredir bu sektörde olan erkek, biri de tahmini olarak üniversiteden yaklaşık 4-5 sene önce mezun olmuş ilk işi olma ihtimali olan bir kadındı. Beni rahatsız eden şey, kadın konuşmaya kalktığında adamlar kadının sözünü kesip kadının anlatacağını anlatıyordu. Kadını küçümsüyorlardı ve bu çok rahatsız ediciydi. Sunumdan sonra otele gittik ve orada boş zaman oldu. Bizimkilerle havuzun yanında sohbet ettikten sonra akşam yemeğini yemeye gittik. Yedikten sonra da biraz boş zamanımız vardı ve boş zaman bittikten sonra bütün öğretmenler ve öğrencilerle toplanıp günümüzü değerlendirdik. Ardından soma şehitlerinin mezarlığına gittik. Çok duygusal bir yerdi, insanın istemsiz olarak gözleri doluyordu. Onların ruhuna dualarımızı okuduk ve oradan otele geri döndük. Günün yorucu olduğunu yatağıma atlayınca fark ettim. Başka bir şey kalmadı o yüzden yatmaya geçiyorum.